Toplumunun
kurtuluşunu sağlayan Kurtuluş Savaşı öncesinde dahi toplumumuzun analiz etmek
ve tanımlamak mümkündür.Etnik köken din,dil ve zihniyet ayrılıklarını bir kenara
bıraktığımızda ne kadar coşkulu bir toplum olduğumuz ortadadır.Toplumumuzun
bunu anlaması ve algılaması ne yazık ki dış devletler tarafından yaşatılan
acılar ile ortaya çıkmış, millet ve ulus olma yolcuğumuz acı bir şekilde
başlamıştır gerçi dünyadaki hangi toplum böyle başlamamıştır ki…
İttihat
ve Terakki dönemi toplumsal problemlerimizin en günyüzüne çıkmış dönemidir.Normalde
toplumumuzdaki bu problemlerin İttihat ve Terakki döneminde günyüzüne çıkmasını
İttihat ve Terakki örgütüne bağlayan tarihçiler de ne yazık ki mevcuttur.Her
ülkenin bu tür dönemleri neredeyse mevcuttur diyebiliriz.Galiba bu dönemlerde
toplumların yönetimlerde bir boşluk olduğunu görmeleri ve bunu fırsat bilmeleri
sorunlarını bu kadar günyüzüne vurmalarına yol açmaktadır.
Türk
toplumu Kurtuluş savaşını dahi parça parça bölgesel kurtuluş ve daha sonrasında
Mustafa Kemal gibi bir dehanın öncülüğünde bir bütün olarak bir ulus olarak
vermiştir.Toplumumuzun sorunları her alanda ve her anlamda temeli itibari ile
çözülmeyecek sorunlar değildir ancak toplumumuzdaki bireysel çıkarcılık güden
makam ve mevki sahibi bireylerin çoğunlukta olduğu dönemlerde toplumsal
sorunların artması ve bu sorunlardan rant sağlaması gayet doğal bir hal almıştır.
Toplumun
bu etik anlayışından bir haber bireysel çıkarcı tutumu dönem dönem yine kendi
toplumundan insanlara ağır bedeller ödetmiştir ödetecektir de.
Diğer
yandan en büyük sorgulanması gereken konu ise Mustafa Kemal gibi bir dehaya
sahip olmasaydık bölgesel kurtuluş sonucunda yeniden bu bölgelerin işgale
uğramaması gibi bir olay düşünülebilir miydi ? düşünülmelidir.Elbette tarih bilimine bu olmasaydı bu olurdu tarzında bakmak mümkün değildir ancak birey olarak sorgulamadan insan edemiyor işte...
Salih Yücel GÜR