Çok farklı
halklardan oluşan ülkemizin temel sorunlarından biri de diaspora söylemi ve ana
kurucu unsur söyleminin çatışmasıdır.
Ana kurucu
unsur olmak bir ülkenin ya da bir alanın herhangi bir dalında ya da alanının
kuruluşunda yer almak demektir. Çerkes kimliğinin bir üst kimlik olarak
görülmediği konusuna burada girmek istemiyorum çünkü o çok ayrı cahilce ve
saçma bir iddia idi ve süresini doldurdu.
Ana kurucu
unsur olma söylemini kullanan diaspora düşüncesindeki Çerkesler’in bu temelden
ayrılamamaları saçmalamalarına yol açmaktadır.Ancak bunun çoğunluk olarak
kendileri de farkında değillerdir. Türkiye Çerkesler için bir diaspora mıdır ?
değildir.
Yakın
zamanda Cumhuriyetimizin 100.yılını kutladık ve çok farklı halklar olarak bu
bayramı coşkulu şekilde kutladık bu süre zarfında dünyadaki Çerkeslerin
dağılımına bakıldığında en fazla nüfus Türkiye’dedir.Zaten diğer ülkelerdeki
bazı Çerkes sitelerinin de mutlaka Türkçe yayın yapmasının sebebi de budur iyi
ya da kötü niyetli.Çerkesler kendileri iste de istemese de bu ülkenin kurucu
unsuru olarak tarihte yerlerini almaktadırlar.
Ülkemiz
kurulurken çıkan isyanlarda Çerkeslerin rolü var mıdır ? vardır.Ancak şöyle bir
durum var, ülkemiz kurulurken isyan etmeyen bir halk neredeyse yoktur.Zaten
Ulus kimliğinin önemi de burada ortaya çıkmaktadır.Cumhuriyetin kuruluşu
dönemini ele aldığımızda etnik ve dini isyanların dış devletler tarafından
desteklendiğini bilmekteyiz.Bugün ise bu etnik ve dini ayrılıkları farklı bir şekilde
hukuki bir boyut ile destekleyen devletler ve yapılar mevcut.
Türkiye
artık Çerkesler için bir diaspora değildir.Çünkü Çerkesler Türkiye’de 100
yıldır yaşayan ve diğer devletlere göre en fazla nüfusu ile yaşayan ayrıca ana
kurucu unsur olmuş bir kimliğe sahiptir,buradaki kimlik illa ki hukuki bir
kimlik değildir kültürel bir kimliktir.Zaten ülkemizin ana kurucu unsurunun
kimlik anlayışı ırki bir anlayış değil ulusal ve üniter yapılı bir devlet
içerisinde Ulusal bir kimlik anlayışıdır.( Burada Türkçülüğün iki kolu okunmalı
çünkü Türk kimliğini farklı algılayan unsurlar ile etnik kimlerlerin çatışması
bu noktadan çıkmaktadır. )
Ana kurucu
unsur olmuş bir kimliğin hala diaspora olarak Türkiye’yi görmesi bunun altında
başka sebeplerin yattığını göstermektedir.Bu sebepler, bu fikri yayan bireylerin
fikri anlamda bir çatışmayı tetiklemesidir.Kaldı ki yakın zamanda yaşadığımız
bir süreç olarak Çerkes kimliğinin bir tetiklenmesi ve popüler olan Çerkes
Ethem bey olayı üzerinden bir rant sağlanmaya çalışılması dikkatli şekilde
analiz edilmelidir.Bu olaylar üzerine Çerkesler dışarıdan bir kaynak ve birey
ile hareket etmemelidir.
Türkiye’de
her halka bir kelime dağıtıldı Ermeniler’e Jenosid Soykırım
uydurması.Çerkesler’e diaspora, kimlik
ve dil uydurması böylelikle her halkın ateşleneceği tetikleneceği bir zemin
oluşturuldu ve bu zemin yakın zamanda ortaya çıkmadı, ülkemizin kuruluşundan bu
yana süre gelen süreçte ara ara yoklanmakta.
Bakın
özellikle Çerkes kimliğinin sadece Adige halkına indirgenmesi bile nasıl başladı
önce dernekler ayrıldı, Çerkesler birbirine kırdırıldı daha sonrasında ise
Çerkes = Adige denildi.Burada Çerkes = Adige diyenlerin kaçı acaba sadece
Türkiye tarihinde Adige’lerin yaptığı ortaya koyduğu yanlışları ya da doğruları
ele alabilir eleştirebilir, bu konuda bilgileri nedir ? Dönüp durup Çerkeslerin
sadece Adigelerden oluştuğunu söylemekte ve diaspora söylemi üzerinden onlardan
önce kurulan dernekleri alt etme çabasındalar.Ancak kendileri de dernek olunca
aynı şekilde kendileri de eleştirdikleri dernekler gibi sessiz kaldılar.
Ne işimize
yaradı ? sadece bölündük ve kullanılmaya daha da hazırız...
Burada
sanılmasın ki sadece Çerkesler, Ermeniler, Kürtler gibi halklar tehlikede ve
kullanılabilir bir kimlik potansiyeline sahip, aynı zamanda ulus kimliği olan
Türk kimliği de etnik bir kimlik olarak algılanmaya ve algılatılmaya çalışılmış
ve kullanılmaya çalışılmıştır.
Türkiye’deki
din ve kimlik sorununu kullanan örgütlenmeler ve yapılar dikkatli şekilde
incelenmeli kültürlerin dezenforme olmalarını ele alacak bireylerin önce
buradaki dezenformasyon ve kullanılma tehlikesini görmeleri gerekmektedir.
Evrensel
anlamda bir kültürel dezenformasyon mevcuttur, bunun sebebi devletler değil
yaşadığımız çağın getirdiği bir ortak kültürün doğuşudur.Buradaki ortak kültür
globalleşme ve kapitalizmin aynı dili konuşmasıdır.
Bireysel
çıkarcılığımızın toplumsal sorunları çözmede engel olması konusunu başka bir
yazımda ele almıştım, her sivil toplum örgütü her dernek belli bir zaman sonra
içerisindeki canlılığı kaybeder ya da zaten başta başka amaçlar için
kurulmuştur.Bu tür örgütlenmeler ve yapılanmalar ile ilgili dünyada çok fazla örnek
mevcuttur zaten.
Bireysel
sorgulama yetisinin artması temennisi ile...
Salih Yücel
GÜR