30 Nisan 2020 Perşembe

Diaspora ve Ana Kurucu Unsur İkileminde Çerkesler


Çok farklı halklardan oluşan ülkemizin temel sorunlarından biri de diaspora söylemi ve ana kurucu unsur söyleminin çatışmasıdır.

Ana kurucu unsur olmak bir ülkenin ya da bir alanın herhangi bir dalında ya da alanının kuruluşunda yer almak demektir. Çerkes kimliğinin bir üst kimlik olarak görülmediği konusuna burada girmek istemiyorum çünkü o çok ayrı cahilce ve saçma bir iddia idi ve süresini doldurdu.

Ana kurucu unsur olma söylemini kullanan diaspora düşüncesindeki Çerkesler’in bu temelden ayrılamamaları saçmalamalarına yol açmaktadır.Ancak bunun çoğunluk olarak kendileri de farkında değillerdir. Türkiye Çerkesler için bir diaspora mıdır ? değildir.

Yakın zamanda Cumhuriyetimizin 100.yılını kutladık ve çok farklı halklar olarak bu bayramı coşkulu şekilde kutladık bu süre zarfında dünyadaki Çerkeslerin dağılımına bakıldığında en fazla nüfus Türkiye’dedir.Zaten diğer ülkelerdeki bazı Çerkes sitelerinin de mutlaka Türkçe yayın yapmasının sebebi de budur iyi ya da kötü niyetli.Çerkesler kendileri iste de istemese de bu ülkenin kurucu unsuru olarak tarihte yerlerini almaktadırlar.

Ülkemiz kurulurken çıkan isyanlarda Çerkeslerin rolü var mıdır ? vardır.Ancak şöyle bir durum var, ülkemiz kurulurken isyan etmeyen bir halk neredeyse yoktur.Zaten Ulus kimliğinin önemi de burada ortaya çıkmaktadır.Cumhuriyetin kuruluşu dönemini ele aldığımızda etnik ve dini isyanların dış devletler tarafından desteklendiğini bilmekteyiz.Bugün ise bu etnik ve dini ayrılıkları farklı bir şekilde hukuki bir boyut ile destekleyen devletler ve yapılar mevcut.

Türkiye artık Çerkesler için bir diaspora değildir.Çünkü Çerkesler Türkiye’de 100 yıldır yaşayan ve diğer devletlere göre en fazla nüfusu ile yaşayan ayrıca ana kurucu unsur olmuş bir kimliğe sahiptir,buradaki kimlik illa ki hukuki bir kimlik değildir kültürel bir kimliktir.Zaten ülkemizin ana kurucu unsurunun kimlik anlayışı ırki bir anlayış değil ulusal ve üniter yapılı bir devlet içerisinde Ulusal bir kimlik anlayışıdır.( Burada Türkçülüğün iki kolu okunmalı çünkü Türk kimliğini farklı algılayan unsurlar ile etnik kimlerlerin çatışması bu noktadan çıkmaktadır. )

Ana kurucu unsur olmuş bir kimliğin hala diaspora olarak Türkiye’yi görmesi bunun altında başka sebeplerin yattığını göstermektedir.Bu sebepler, bu fikri yayan bireylerin fikri anlamda bir çatışmayı tetiklemesidir.Kaldı ki yakın zamanda yaşadığımız bir süreç olarak Çerkes kimliğinin bir tetiklenmesi ve popüler olan Çerkes Ethem bey olayı üzerinden bir rant sağlanmaya çalışılması dikkatli şekilde analiz edilmelidir.Bu olaylar üzerine Çerkesler dışarıdan bir kaynak ve birey ile hareket etmemelidir.

Türkiye’de her halka bir kelime dağıtıldı Ermeniler’e Jenosid Soykırım uydurması.Çerkesler’e  diaspora, kimlik ve dil uydurması böylelikle her halkın ateşleneceği tetikleneceği bir zemin oluşturuldu ve bu zemin yakın zamanda ortaya çıkmadı, ülkemizin kuruluşundan bu yana süre gelen süreçte ara ara yoklanmakta.

Bakın özellikle Çerkes kimliğinin sadece Adige halkına indirgenmesi bile nasıl başladı önce dernekler ayrıldı, Çerkesler birbirine kırdırıldı daha sonrasında ise Çerkes = Adige denildi.Burada Çerkes = Adige diyenlerin kaçı acaba sadece Türkiye tarihinde Adige’lerin yaptığı ortaya koyduğu yanlışları ya da doğruları ele alabilir eleştirebilir, bu konuda bilgileri nedir ? Dönüp durup Çerkeslerin sadece Adigelerden oluştuğunu söylemekte ve diaspora söylemi üzerinden onlardan önce kurulan dernekleri alt etme çabasındalar.Ancak kendileri de dernek olunca aynı şekilde kendileri de eleştirdikleri dernekler gibi sessiz kaldılar.

Ne işimize yaradı ? sadece bölündük ve kullanılmaya daha da hazırız...

Burada sanılmasın ki sadece Çerkesler, Ermeniler, Kürtler gibi halklar tehlikede ve kullanılabilir bir kimlik potansiyeline sahip, aynı zamanda ulus kimliği olan Türk kimliği de etnik bir kimlik olarak algılanmaya ve algılatılmaya çalışılmış ve kullanılmaya çalışılmıştır.

Türkiye’deki din ve kimlik sorununu kullanan örgütlenmeler ve yapılar dikkatli şekilde incelenmeli kültürlerin dezenforme olmalarını ele alacak bireylerin önce buradaki dezenformasyon ve kullanılma tehlikesini görmeleri gerekmektedir.

Evrensel anlamda bir kültürel dezenformasyon mevcuttur, bunun sebebi devletler değil yaşadığımız çağın getirdiği bir ortak kültürün doğuşudur.Buradaki ortak kültür globalleşme ve kapitalizmin aynı dili konuşmasıdır.

Bireysel çıkarcılığımızın toplumsal sorunları çözmede engel olması konusunu başka bir yazımda ele almıştım, her sivil toplum örgütü her dernek belli bir zaman sonra içerisindeki canlılığı kaybeder ya da zaten başta başka amaçlar için kurulmuştur.Bu tür örgütlenmeler ve yapılanmalar ile ilgili dünyada çok fazla örnek mevcuttur zaten.

Bireysel sorgulama yetisinin artması temennisi ile...

Salih Yücel GÜR