Bugün işgalin biçimi değişmiştir kapitalizm aracılığı ile markaların ve
ekonomik güçlerin savaşı bize diğer yandan her türlü kaliteli markayı
kullanabilme yetkisini vermiştir.Düne kadar bu kadar kaliteli markalara
ulaşabilmemiz hayal iken kapitalizmin tam anlamıyla evrenselleşmesi sonucunda
belirli düzeydeki markalara belli ücretler karşılığında erişim
sağlayabilmekteyiz. Bu da üretimin hızlanması ve üretimin her alanda dünyaya
ulaşım sayesinde yayılmasından kaynaklanmaktadır.
Kapitalizm elbette tek taraflı şekilde ele alınmayacak bir sistemdir.Bu
sistemin pozitif getirileri kadar negatif götürüleri de olmaktadır.Üretime bu
kadar çok bağlı olan şirketlerin ve markaların evrensel düzeydeki doğal
sorunları tetiklemesi buna en güzel örnektir.Tabi ki burada olayı sadece
şirketler ile sınırlı bırakmamak gerekmektedir.Bireyler olarak bizim de açgözlülüğümüz
buna en büyük etkiyi sağlamıştır.
Artık evrensel düzeyde olan markaların bu tür problemlere duyarsız
kalmaması problemi hem görmelerine hem de oluşturdukları markaların bu
problemler yüzünden bireyler tarafından şikayet almasının önüne geçmek
içindir.Bu refleks şirketlerin markalarını korumak için ne kadar çok detaylı
düşündüklerinin göstergesidir.
Markalaşma konusunda ileri gelen markaların dünya üzerinde ne kadar
büyük etkilerini görmek için her türlü alanda aldıkları kararları göz önünde
bulundurmak gereklidir.Markalaşma süreçlerinin uzun dönemli olduğunu ve
bilinçli bir şekilde yapıldığını da unutmamak gereklidir.Markalaşma sonucunda
varılan evrensel düzeydeki o kazanç hiçbir zaman kaybedilmek istenmeyen bir kazançtır.Bu
kazanç sayesinde siz her türlü şirket ekonominizi güçlü tutabilirsiniz.
Ancak bizim gibi farklı eksenlerde dış politikada ayakta kalmaya çalışan
devletlerde bu tür markalaşma süreçleri normalinden daha zor bir süreç izler.Bunun
en büyük uyumluluğu devletin ideolojik uyumluluğu idi düne kadar.Artık ideoloji
dönemi bittiği için bu konu bir kenara bırakıldı.Diğer yandan toplumumuzdaki
bireysel çıkarcılık yüzünden markalaşamayan şirketler içerisinde çalışan bireylerin
küçük dünyaları, bu şirketleri de küçültmektedir.Egolarını ön plana koyan
yönetici tipinin terk edilememesi, şirketlerin her anlamda saçmalamasına yol
açmaktadır.Toplumun çoğu sorununun zaten buradan filizlenmesi ülkemizdeki
şirketlerin de tepeden inme yöneticiler tarafından yönetilmesi ar-ge yeni fikirler
gibi konularda şirketlerin adım atamamasına yol açmaktadır.
Bugün ülkemizdeki şirketlerin çoğu arge çalışması yapamamaktadır.Yurt
dışından getirilen uzmanlar ile yapılan sistemlerin ya da anahtar teslim olan
sistemleri işleten bireylerden oluşan şirketler bugün yurt dışına yaptıkları
satış işe övünmektedirler.Ancak o sistemin kurulmasında ve o sistemin
arızalarında yine yurt dışındaki mühendislere danışılmaktadır.
Aynı zamanda bu sistemlerde kullanılan her türlü donanımı yurtdışından
ihtal etmemizin temel sebebi ise yine ülkemizde gerçekten bir bilimin
olmamasıdır.Bu konuda yapılan çalışmalar ve atılan adımları gerçekten hor
görmemek gereklidir ancak bilim ile ilgili gerçekten çalışma yaptığımız zaman ilk
başta zaten gerçekten ama gerçekten bir ekonomiye sahip olmak için ilk adımı
atmış olacağız.Güçlü bir ekonomiye sahip olan toplumların sesi dünyada daha
ciddiye alınır.Bugün ABD,İngiltere,Rusya,Çin v.b gibi ülkelerin temel
kazanımları elbette bilimdir bilimden doğan ekonomidir.
ABD’nin bilimi satın alarak yükseldiği bir dönemde artık bilimin
ülkesini biraz terk etmesi ile nasıl gerilediğini ve ekonomilerinin nasıl
sallantıya girdiğini yakın zamanda gördük.Ancak hala büyük markalara sahip olan
ABD bu markalar aracılığı ile Çin’i tehdit etmektedir.Bu markaların Çin’de
değil ABD’de üretim yapacağı gibi duyumları kullanan Trump ekonomik gücü nasıl tehdit
olarak kullanacağını en iyi bilen kişilerdendir.
Ekonomik olarak sıkıntıya giren ABD elbette Trump gibi bir şirket
yöneticisini yukarıya taşıyacaktı.Ancak Trump’ın kendi alanında ilerlemesini
istiyordu ABD kendi işlerine karışılmasını istemiyordu.( Bu elbette başka bir
konu )
Ülkemiz geçmişten bugüne girdiği bu yarışta elbette en sonlarda
kalmıştır.Ancak buradaki suçu yöneticilere ya da bireylere yüklemek de çok
objektif bir bakış açısı olmayacaktır.Bunun nedeni ise ülkemizin elbette
jeopolitik önemidir.Bu önemin avantajları olduğu gibi dezavantajları da olmaktadır.Üretimin
milli olması artık kapitalizmin evrenselleşmesinden sonra illa ki her alanda
milli olmak demek anlamına gelmemektedir.Bunun en büyük örneği ise evrensel düzeyde
araç markalarının farklı ses sistemleri ile çalışmasıdır.Ancak buradaki temel
ölçüm en iyi markaların birbirleri ile çalışması ve en iyiye doğru adım
atılmasıdır.
En iyiye doğru atılan bu adımların kapitalizmin bizi götürdüğü en büyük
süreçlerden biri olması sonucunda diğer yandan evrensel düzeyde sorunlarımızı
da tetiklemektedir.Bu tetiklemenin farkına varan bilim insanları bu konuların
üstünde durmaktadırlar.Küresel ısınma küresel soğuma iklim değişikliği artık
adına ne derseniz diyebilirsiniz.Devletleri toplumları hatta ve hatta bütün
insanlığı tehdit eden bu süreç içerisinde insanların sığınabileceği tek liman
bilim ve bu bilimin açtığı pencere olarak hümanizm olacak gibi.Bugün hümanizmi
toplum olarak saçma sapan bir şekilde algıladığımız ise ortadıdır.Zaten nerede gerçekten
algılanması ve anlamlandırılması gereken bir konu var ise toplum olarak bunu
saçma sapan bir şekilde algıladığımız gayet nettir.
Salih Yücel Gür