Toplumların
yanlış bir biçimde algıladığı olaylar hakkında yıllarca devlet dahi bir
düzeltme yapamamaktadır. Toplumların zihniyetini incelediğimizde dine ve
geleneklerine bağlı toplumlarda bu olayın döngüsel olarak tekrara düşmesi gayet
normaldir.
Bireyin
ideolojiyi algılaması ve tanımlamasında bile sosyal çevresinden yardım alma ve
algılarını buna göre biçimlendirme mevcut ise, eğitimin bu sorunu köklü bir
şekilde çözmesi elbette zaman alacaktır. Ancak toplumların artık ideolojiye o
kadar önem vermemesi belki işleri değiştirebilir, günümüzde ve dönemimizde
olduğu gibi artık ideolojiler yerine partizanlaşma ve ekonomi ön plana
çıkmaktadır.
Ekonominin
ön plana çıkması demek devletlerin her türlü oluşumlarında ekonomilerini
sorgulamalarına ve ona göre yatırım yapmalarına yol açmıştır. I. Ve II. Dünya
savaşlarından sonra III.Dünya savaşının ne zaman çıkacağı düşünülmekte idi. Halbuki
savaş çoktan çıkmıştır.Savaşın illa ki silahlı bir biçimde olması gerekli
değildir. Artık devletler ve şirketler ekonomik bir savaş içerisinde yer
almakta bu savaşı aklı ile kazanmak isteyenler ise bilime yatırım yapmaktadır.
Ancak
şunu da unutmamak gerekir ki dönemimizde ekonominin ön plana çıkması sonucunda
bireyin ve bireyler topluluklarının doğaya verdiği zarar artmış ve iklim
değişikliği v.b gibi sorunlara yol açmıştır. Bu sorunu görmezden gelmek ise çok
büyük tehlikelere yol açmaktadır. Sorunu akademik bir ciddiyet ile ele almak
gereklidir. Çünkü bu sorun yıllarca birbirine düşman olmuş toplumların,
devletlerin, şirketlerin bile bir noktada birleştirecektir. Buradan anlaşılabilmektedir
ki birey hayatta kalma savaşını çıkarları üzerine kurmaktadır doğadaki diğer
canlılar gibi.
Evrensel
sorunlar dediğimiz zaman, kısaca sorunların evrenselleşmesi süreci olarak
tanımlayabiliriz. Sorunların büyüdüğü bu dünyada bireylerin tercihleri aslında
olması gibi bireyleri bağlayacaktır eğer böyle gider ise…
Tarih
boyunca türümüzün tehdit edildiği dönemlerde bir ortak noktada buluşmak zorunda
kalmış ve bu noktayı bulmuşuzdur. Evrensel sorunların bize bu noktayı
buldurması ve gerçekten milliyetçiliklerine erkenden hümanizmi entegre eden
toplumların bunu ilk fark edenler olması o toplumların ve o toplumların
yaşadığı devletlerin eğitim sistemlerinin ne kadar iyi olduğunun göstergesidir.
Farkında olmak demek sorunu gerçekten tanımlama yolunu açar sorunu gerçekten
tanımlanması ise olasılıkları hesap etmenize olanak sağlar. Evrensel sorunları
akademik yapılar tarafından yine evrensel bir düzeyde farkında olma süreci
başlamıştır. Galiba gerçek savaşımız ekonomi ile değil doğa ile olacaktır.
Her
konunun yanlış anlaşıldığı ve algılandığı güzel ülkemizde hümanizmi
milliyetçiliğimize entegre etmeli miyiz diye sorgulayan bireylerin sayısının
artması dileğiyle…
Dipnot:
Konu ile ilgili Halil İNALCIK öğretmenimizin Rönesans Avrupa’sı isimli eseri
tavsiye edilir…
Salih
Yücel GÜR