21 Mayıs 2020 Perşembe

Devletlerin Bürokrasi ve Diplomasi Dilinde Bilgi Faktörü


Bilginin Gücü


Bilginin gücü göstermiştir ki bireyleri yönlendirmede etkili, bireyleri anlamada güçlü bir anlam ifade etmektedir.Bilginin aktarımı iletişim kaynakları ile gerçekleşmektedir.İletişimin kalitesini belirleyen unsur aynı kültürü paylaşan bireyler arasında gerçekleşirken diğer yandan aynı bilgi düzeyini de gerektirmektedir.


Bilgi onu ele alan bireylerin bakış açısı ve onu kullanabilme yeteneklerine göre bir sanata dönüşebilir.Bireylerin dünyaya olan bakış açısı ve pencerelerinin genişliği sayesinde bilginin kullanım alanları farklılık gösterir bu alanlar günlük hayat olduğu gibi, devletlerin sistemlerinin yeniden dizayn edildiği şirketlerin yeni örgütlenmelere gittiği dönemler gibi farklı alanlar olarak farklılık gösterebilmektedir.

            Bilginin işlenmesi sürecinde önemli etkenlerden biri olan bireyin zihniyeti evrensel anlamda yaşadığı dönemdeki dünyayı algılayışı bilginin işlenmesinde üst düzeyde bir bakış açısı katar, burada tarihteki dehaların yaşadıkları dönemi algılamaları ve kavramaları özellikle araştırılması ve okunması gereken bir konudur.
           
Devletleri yöneten bürokrasi ve bu bürokratik kadroların eğitilimli bireylere ait olması bir devletin gerçekten gerçekliğe olan bakış açısını ve atacağı adımları da belirlemektedir.Diğer unsurların çoğu sadece ama sadece bu kadrolara yardımcı olabilecek nitelikteki zihniyetleri taşımaktadır.Toplum ile devleti bir araya getiren yardımcı unsurlar sadece devletin toplum tarafından algılanmasına yardımcı olabilir.Ancak gerçekte devletler hiç bir zaman bu yardımcı unsurlar tarafından yönetilmez.
           
Dönem dönem devletlerin bu yardımcı unsurlar ile yönetildiği görülmüştür.Ancak bu yardımcı unsurlar ne yaptığının farkında dahi değildirler.Zamanla yaptıkları hataları anlamakta ve bu bürokrasinin mantık düzleminde kurduğu bilgi akışına ses vermek zorunda kalmaktadırlar.

Her devletin kendisine ait bir elitler kesimi ve danıştığı ekol isimler mevcuttur.Devletler toplumlara yönelirken bu kesimlerin fikirlerini almak zorundadır.Zamanla görülmüştür ki ne zaman devlet bu kesimlerin fikirlerini almamış ve kendisi hareket etmeye kalkmıştır yanlış adımlar atılmaya başlanmış demektir.Buradaki elit tanımını Türkiye’deki saçma elit algısı ile karıştırmamak için konu ile ilgili diğer bir yazımı size öneriyorum (http://salihyucelgur.blogspot.com/2017/08/bireyin-elit-bireyi-ve-kesimi.html )        
Bilginin test edebilebilir olması bilginin garantisini içermektedir.Bilgi bir süreçtir temelinden ele alırsak bilgi bir veridir bilim bu veriyi ele alır inceler ve yalanlarını elemeye başlar böylelikle bilim gerçekleşmeye başlar.Örneğin biyoloji alanının ortaya çıkışı fikren çok sancılı olmuştur burada fizikçiler ile biyolojiciler tartışma yaşamıştır.Bu konu ile ilgili ‘’ Biyoloji Budur ‘’ isimli kitap okunabilir.Dünyamız artık bir bilgi çağı dönemini yaşamaktadır zihinlerimizde ancak bu çağın getirileri ve götürülerini iyi hesaplamak gereklidir.Akademik disiplinler ortaya çıkarken ya yeni bir alan olarak ortaya çıkarlar, ya da günümüzdeki gibi farklı ancak birbirileri ile bağlantılı olarak ortaya çıkmaktadırlar.

Veri, enformasyon, bilgi ve bilgelik adım adım bu aşamalar incelendiğinde bilgelik noktasına ulaşılır.Verinin güvenilir ve gerçekliği iyi yansıtması bütün temel düzenin sağlamlığının göstergesidir.Herhangi bir akademik alan ile ilgili ciddi kaynakların incelenmesi ve okunması süreci bireyin önce veri elde etmesine daha sonra bilgilenmesine ve bilgiyi elde etmesine en sonunda ise bir bilgelik ile bunu taçlandırmasına yol açar.Yaşadığımız dünya artık bir bilgi dünyası haline gelmiş ve bunun sonunun olmaması bizim gibi doyumsuz insanların en benimsediği ortak temel noktayı oluşturmuştur.

Veri kaynaklarının sorgulanması bilginin gerçekliğe olan yakınlığını sorgulamak demektir.Kaynak ne kadar kaliteli ise gerçekliğe yakınlık da o derece isabetlidir.Diğer yandan veri kaynakları bilgiyi kendileri yeniden yorumladığı için veriyi okuyan bireyin de yansıttığı bilgi parçacığını dikkatli ele almak gereklidir.

Dünyada artık milletlerin dillerinin üzerine yeni bir kültür ve yeni bir dil çıkmaya başlamıştır bu bilginin dili farklı alanları etkilemekte ve ayrı ayrı diller çıkartmaktadır.Bürokrasinin diplomasinin dili gibi diller de bu bilginin dilinden etkilenmiş ve kendilerini yeniden bir reforma sokmuştur.Soyut olan bu kavramlar dönem dönem değişkenlik göstermişlerdir.Özellikle bürokrasiyi ele alırsak ki bizim gibi biraz daha geriden gelen ülkelerde bürokrasi kısmı daha anlaşılır bir örnek olacaktır. 1950’li yılların bürokrasisi ile günümüzün bürokrasisi çok farklıdır.Devletin bürokratik kadrolarının bilgelik alanları bu yüzden önemlidir.Bilginin gücü dünyaya devleti entegre eden temel unsur halini almıştır yaşadığımız bu dönemde.

Bürokrasi ve diplomasi gibi diller artık bilginin dilinden tam anlamıyla faydalanmaktadır.

Salih Yücel GÜR


History Books Collection and Old Maps Of The World





7 Mayıs 2020 Perşembe

Hitler’in Ordusu Nazi Savaş Makinasının Tarihi 1939-1945


2 Ağustos 1934 tarihinde bütün Alman askerlerinin şu yemini etmesi kararlaştırıldı:

“Tanrı’nın huzurunda yemin ederim ki Alman Reich’ının ve halkının lideri ve Wehrmacht’ın (Savunma Kuvveti) yüce kumandanı Adolf Hitler’e daima kayıtsız şartsız itaat göstereceğim ve cesur bir asker olarak, gerektiği zaman bu yemin uğruna canımı feda etmeye hazır olacağım.”

Adolf Hitler… Sadece Almanya’nın değil, dünyanın tarihini kökünden etkileyen Alman politikacı, siyasi lider ve devlet adamı… Her ne kadar olayların gidişatı, bu inancının yanlış olduğunu ortaya çıkarsa da Hitler, siyasi becerilerine denk sıklette askerî becerilere sahip bir strateji kumandanı olduğuna inanıyordu. II. Dünya Savaşı’nda Alman ordularının muharebe etme şekilleri üzerindeki etkisinin gittikçe artması hazin sonuçlar doğurdu. Tüm dünya artık tek bir şeyi konuşuyordu: Hitler’in Ordusu.

Aslında ne Nazi savaş makinesi yenilmezdi; ne de askerleri ırkçı Nazi propagandasının olduklarını iddia ettiği “süperman”lerdi. Gerçekte Alman askeriyesi çok ciddi kısıtlar altında çarpışmaktaydı.

Elinizdeki kitap, Hitler’in kara kuvvetlerinin, 1939-40’taki zafer günlerinden 1945’te başlarına gelen nihai felakete kadarki gelişimine odaklanmaktadır. Aynı zamanda, Alman ordusunun ve bağlantılı grupların şöhretlerini nasıl kazandıklarına ve bu şöhretin ne ölçüde hak edilmiş bir şöhret olduğuna açıklık getirmektedir.

Hitler’in savaş makinesinin olmazsa olmaz araç-gereç ve teçhizatlarını betimleyen büyüleyici bir çizim ve fotoğraf koleksiyonu da dâhil pek çok detaylı konuya ışık tutan görselleri ile Timaş Tarih tarafından 2015 yılına damgasını vuracak bir görsel tarih çalışması!