Bir sistemin o sistemin
içerisindekiler tarafından iyi anlaşılamaması o sistemin hedeflerinden
sapmasına, farklı yollara uğramasına yol açmaktadır. Bir ülkenin kurucu
unsurunun fikirleri o ülkenin gelecekteki adımlarının doğru ya da yanlış
olduğunun göstergesidir. Kurucu unsurun fikirleri bilim ve akılcı düşünce ile
ters düştüğünde ( Türk Tarih Tezi ters
düşmüş Atatürk geri adım atmıştır ) bu kurucu unsurun akılcı yaklaşımına bağlı
olarak devletin kurulduğu dönem ortaya koyulmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti
devletinin temellerinin iyi anlaşılması bakımından devletin temel esasları olan
Mustafa Kemal Atatürk'ün fikirleri iyi okunmalı anlaşılmalı ve kavranmalıdır.
Rehber niteliğinde olan bu fikirler devletin ve milletin ilerlemesinde temel
kaynak olarak kullanılmalıdır.
Ancak bu fikirleri zamanla
dezenforme eden yayınlarda bulunan bireyler bu sistemin ne demek istediğini
anlayamamış ve Mustafa Kemal gibi bir dehanın yaptığı devrimleri dezenforme
etme cüretini göstermişlerdir. Bireysel olarak akılcı ve bilimsel düşünceye
gösterdiği önemin ortada olduğu bu deha, ülkemizdeki dezenformasyonlar
sonucunda fikirlerinin çarpıtılması ile çok farklı bir hal almıştır. Devletin
üniter ve laik yapısını dahi eleştirebilen bireylerin çıktığı bu toplum,
elbette korkulacak düzeyde cehaletin olduğu bir toplumdur. Diğer yönden asıl
önemli olan ise bu cehaletin örgütlü hale gelmesidir. Bu cehalet ki bizi her
türlü felakete doğru sürükleyebilecek bir cehalettir.
Ülkemizin yaşadığı sıkıntılar göz
önüne alındığında bu süreçleri nasıl? neden? niçin? yaşandığını sorgulamak için
önce eğitimli bireylere sahip olmamız gerektiğini bilmemiz gereklidir. Her
bireyin bu toplumdaki her yorumu ne yazık ki kendi düşüncesinden öte mensup
olduğu kitlenin düşüncesinin yansımasıdır. Fikirlerinizin temelini
sorgulayamadığınız sürece fikirlerinizin özgür ya da özgürlüğü getirebilecek
bir fikir olduğunu iddia etmeniz cehaletinizin göstergesidir. Bu cehalet
içerisinde davranmamak adına eğitimi iyi algılamaya çalışmalıyız. Eğitimi iyi
algılayan bireylerin olduğu toplumlarda eleştiri kültürü yerleşmiş ve
bireylerin iletişim kurabildiği toplumlar haline gelmiştir. Bu iletişim süreci
bireyin yaşadığı ortamda aileden aldığı kültüre kadar götürülebilir. ( Edward
T. Hall )
Aynı kültürü paylaşan insanlar
arasındaki iletişim hızı elbette daha hızlıdır bu yüzden toplumlarımızın ortak
bir kültür oluşturması gerektiğini bunun da eğitim ile olacağını öngören çok
sayıda aydın akademisyen mevcuttur. Ancak ortak bir kültür demek ulusumuzu
oluşturan halkların kültürlerinin de biraz dezenforme olması demektir. Zamanla
bu dezenformasyona uğrayan kültürlerin bireyleri bu dezenformasyonunun
kaynağının devlet eli ile olduğunu öne sürmekte ancak bu dezeformasyon
sürecindeki globelleşme ve kapitalizm gibi kavramları görememektedirler.
Evrenselleşen bir dünyada
evrensel anlamda bir kültürel dezenformasyon olması gayet doğaldır, bu yüzden
bu tür kültürel dezenformasyonların ne gibi artı ve eksilerinin olduğunu iyi
tahlil etmek gereklidir. Bu tür dezenformasyonlar bireyler arasındaki iletişimi
diğer yandan hızlandırdığı gibi iletişimin kalitesini de sorgulatmaktadır.
Ülkemizdeki kültürlerin bu kadar farklı ve değişken olması dikkat çekici ve
araştırılması gereken bir diğer konudur. Diğer yandan ülkemizin sınırları
içerisinde bulunan kültürler de canlı ve cansız kültürler olarak başta ikiye
ayrılmaktadır. Geçmişten bugüne kadar gelen cansız kültürlerin bıraktığı bazı
geleneklerin hala diğer kültürler arasında yaşaması aslında kültürlerin bir
anlamda da birbiri içerisine girdiğinin göstergesidir. Cansız kültürlerin bazı
geleneklerinin canlı kültürler içerisinde hala mevcut olması çok farklı bir
anlam ifade etmesidir bu geleneklerin de içerisinde bulunduğu kültürlere göre
yeniden şekil alması ise ayrı bir inceleme konusudur.
Türkiye bu anlamda en zengin
ülkelerden biridir ancak bu zenginliğin iyi tarafı destinasyon süreçlerinin
oluşturulmasında seçeneklerin fazla olması ancak ülke içerisindeki kültürel
değişkenliğin gösterdiği iletişimin kalitesizliği bizi bir yandan ortak bir
noktada buluşamaz hale getirirken, diğer yandan destinasyon süreçleri ile
ülkemizin turizm alanında iyi bir ekonomiye sahip olmasını da
sağlayabilmektedir.
Bireylerin ülkesine yapacağı en
büyük fayda öncelikle kendisini geliştirmesi ve kendisinin ardından etrafındaki
bireyleri geliştirmesi için adım atmasını sağlamaktır. Kendisinin gelişim
sürecinde bir diploma edinmesi v.b gibi bir konu illa ki gerekli değildir. Boş
zamanlarını gerçekten faydalı, akademik alanlara harcaması bireyin topluma ve
diğer bireylere verebileceği en büyük hediyedir. Yakın zamana kadar bu tür bir
akademik ilginin olmaması olmayacağı anlamına gelmemektedir. Evrenselleşen
kültürün en büyük etkisi bilgiye ulaşmada hızlanmanın artmasıdır. Elbette
gerçek bilgiye ulaşamayan bireylerin de olması gayet doğaldır bilgi okur-yazarlığı
ve bilgi hiyerarşisi bu yüzden önemlidir.
Salih Yücel GÜR