Bilginin Gücü
Bilginin gücü göstermiştir ki bireyleri
yönlendirmede etkili, bireyleri anlamada güçlü bir anlam ifade etmektedir.Bilginin aktarımı iletişim kaynakları ile
gerçekleşmektedir.İletişimin kalitesini belirleyen unsur aynı kültürü paylaşan bireyler
arasında gerçekleşirken diğer yandan aynı bilgi düzeyini de gerektirmektedir.
Bilgi onu ele alan bireylerin bakış
açısı ve onu kullanabilme yeteneklerine göre bir sanata dönüşebilir.Bireylerin
dünyaya olan bakış açısı ve pencerelerinin genişliği sayesinde bilginin
kullanım alanları farklılık gösterir bu alanlar günlük hayat olduğu gibi,
devletlerin sistemlerinin yeniden dizayn edildiği şirketlerin yeni
örgütlenmelere gittiği dönemler gibi farklı alanlar olarak farklılık
gösterebilmektedir.
Bilginin işlenmesi sürecinde önemli
etkenlerden biri olan bireyin zihniyeti evrensel anlamda yaşadığı dönemdeki
dünyayı algılayışı bilginin işlenmesinde üst düzeyde bir bakış açısı katar,
burada tarihteki dehaların yaşadıkları dönemi algılamaları ve kavramaları
özellikle araştırılması ve okunması gereken bir konudur.
Devletleri yöneten bürokrasi ve bu bürokratik kadroların eğitilimli
bireylere ait olması bir devletin gerçekten gerçekliğe olan bakış açısını ve
atacağı adımları da belirlemektedir.Diğer unsurların çoğu sadece ama sadece bu
kadrolara yardımcı olabilecek nitelikteki zihniyetleri taşımaktadır.Toplum ile
devleti bir araya getiren yardımcı unsurlar sadece devletin toplum tarafından
algılanmasına yardımcı olabilir.Ancak gerçekte devletler hiç bir zaman bu
yardımcı unsurlar tarafından yönetilmez.
Dönem dönem devletlerin bu yardımcı unsurlar ile yönetildiği
görülmüştür.Ancak bu yardımcı unsurlar ne yaptığının farkında dahi
değildirler.Zamanla yaptıkları hataları anlamakta ve bu bürokrasinin mantık
düzleminde kurduğu bilgi akışına ses vermek zorunda kalmaktadırlar.
Her devletin kendisine ait bir elitler kesimi ve danıştığı ekol
isimler mevcuttur.Devletler toplumlara yönelirken bu kesimlerin fikirlerini almak
zorundadır.Zamanla görülmüştür ki ne zaman devlet bu kesimlerin fikirlerini
almamış ve kendisi hareket etmeye kalkmıştır yanlış adımlar atılmaya başlanmış
demektir.Buradaki elit tanımını Türkiye’deki saçma elit algısı ile
karıştırmamak için konu ile ilgili diğer bir yazımı size öneriyorum (http://salihyucelgur.blogspot.com/2017/08/bireyin-elit-bireyi-ve-kesimi.html )
Bilginin test edebilebilir olması bilginin garantisini
içermektedir.Bilgi bir süreçtir temelinden ele alırsak bilgi bir veridir bilim
bu veriyi ele alır inceler ve yalanlarını elemeye başlar böylelikle bilim
gerçekleşmeye başlar.Örneğin biyoloji alanının ortaya çıkışı fikren çok sancılı
olmuştur burada fizikçiler ile biyolojiciler tartışma yaşamıştır.Bu konu ile
ilgili ‘’ Biyoloji Budur ‘’ isimli kitap okunabilir.Dünyamız artık bir bilgi
çağı dönemini yaşamaktadır zihinlerimizde ancak bu çağın getirileri ve
götürülerini iyi hesaplamak gereklidir.Akademik disiplinler ortaya çıkarken ya
yeni bir alan olarak ortaya çıkarlar, ya da günümüzdeki gibi farklı ancak
birbirileri ile bağlantılı olarak ortaya çıkmaktadırlar.
Veri, enformasyon, bilgi ve bilgelik adım adım bu aşamalar
incelendiğinde bilgelik noktasına ulaşılır.Verinin güvenilir ve gerçekliği iyi
yansıtması bütün temel düzenin sağlamlığının göstergesidir.Herhangi bir
akademik alan ile ilgili ciddi kaynakların incelenmesi ve okunması süreci
bireyin önce veri elde etmesine daha sonra bilgilenmesine ve bilgiyi elde
etmesine en sonunda ise bir bilgelik ile bunu taçlandırmasına yol
açar.Yaşadığımız dünya artık bir bilgi dünyası haline gelmiş ve bunun sonunun
olmaması bizim gibi doyumsuz insanların en benimsediği ortak temel noktayı
oluşturmuştur.
Veri kaynaklarının sorgulanması bilginin gerçekliğe olan yakınlığını
sorgulamak demektir.Kaynak ne kadar kaliteli ise gerçekliğe yakınlık da o
derece isabetlidir.Diğer yandan veri kaynakları bilgiyi kendileri yeniden
yorumladığı için veriyi okuyan bireyin de yansıttığı bilgi parçacığını dikkatli
ele almak gereklidir.
Dünyada artık milletlerin dillerinin üzerine yeni bir kültür ve yeni
bir dil çıkmaya başlamıştır bu bilginin dili farklı alanları etkilemekte ve
ayrı ayrı diller çıkartmaktadır.Bürokrasinin diplomasinin dili gibi diller de
bu bilginin dilinden etkilenmiş ve kendilerini yeniden bir reforma
sokmuştur.Soyut olan bu kavramlar dönem dönem değişkenlik
göstermişlerdir.Özellikle bürokrasiyi ele alırsak ki bizim gibi biraz daha
geriden gelen ülkelerde bürokrasi kısmı daha anlaşılır bir örnek olacaktır. 1950’li
yılların bürokrasisi ile günümüzün bürokrasisi çok farklıdır.Devletin
bürokratik kadrolarının bilgelik alanları bu yüzden önemlidir.Bilginin gücü
dünyaya devleti entegre eden temel unsur halini almıştır yaşadığımız bu
dönemde.
Bürokrasi ve diplomasi gibi diller artık bilginin dilinden tam
anlamıyla faydalanmaktadır.
Salih Yücel GÜR