İnsanoğlunun
tarihinde geçmişten günümüze kadar olan süreci incelediğimizde silahlanmanın
aslında çok farklı şekillerde ve yapılarda olduğunu görebiliriz.Bireylerin
yaşadığı toplumlara ve sosyal çevreye göre değişen silah ve silahlanma,savunma
çeşitleri ve yöntemleri günümüzde çok farklı bir şekil almış
durumdadır.Teknolojinin ve iletişimin çok hızlı bir boyut kazanması ile
silahlanma artık çok farklı bir boyuttadır.
Geçmiş
dönemlerde bireylerin savaşmak ve kendilerini korumak için karşı bireylere
karşı edindiği silahlar kesici delici aletler olarak nitelendirilebilirdi daha
sonrasında ise tabanca barutun keşfi ile ortaya çıktı.İlerleyen zamanlarda ise
kimyasal silahlardan olan nükleer silahlar baş gösterdi.
İnsanoğlunun
içerisinde bulunan içgüdüsel bir davranış olan silahlanma aslında her bireyin
kendisini savunma esaslı olarak ortaya çıkmıştır.Bir devletin silahlanması o
devletin içerisindeki bireylerin devletten beklediği kendi içgüdüsel koruma
ihtiyacının göstergesinden ibarettir.
Bugün
artık dünyamızda iki tip silahlanma biçimi baş göstermektedir;
a-) Bireysel Silahlanma
b-) Bilgisel Silahlanma
Bireysel
silahlanmayı sadece bireyin kendi çabaları ve ekonomik geliri ile silah
edinmesi olarak görmemeliyiz.Bir bireyin yaşadığı devlet içerisindeki kendisini
koruma ve savunma içgüdüsünden ortaya çıkan silahlanma biçimine de bireysel
silahlanma denilebilir.Buradaki bireysel silahlanma konusunu ele alır iken
sadece ama sadece bireyin kendi imkanlarını değil.Bireyin etki ettiği
mekanizmaları ve sistemleri de ele almak gereklidir.
Bilgisel
silahlanma ise bugün ortaya çıkmış devletlerin ve şirketlerin her alanda
birbirleri ile karma şekilde yarıştığı bir koşudur.Bu koşu ile ilgili her türlü
bilimsel akademik çalışma özenle verilere dökülür ve özenle saklanır.Bu tür
verilen ve arşivlerin çoğunlukla normal bireyler tarafından ulaşıma kapalı olması
gereklidir.Bilgisel silahlanma örneğini gördüğümüz yüksek düzeyde teknolojiye
sahip devletlerin bireyler ile iletişime geçmesi çok farklıdır.Bireyleri ve
kendi toplumlarını yönlendirmesi ve yönetmesi ise gerçekten çok kurnazcadır.
Bu silahlanma
şekillerini kısaca inceledikten sonra ABD ve Sovyetler arasında imzalanan
nükleer silahlanma ile ilgili araştırma yapılamayacağına dair bir antlaşmayı
sizlere hatırlatmak isterim.Bu antlaşmaya göre suyun ve toprağın üzerinde
herhangi bir nükleer silah araştırmasının yapılmayacağını birbirlerine vaat
eden bu iki büyük güç bu antlaşma sonrasında nükleer araştırmalarını toprağın
altında yapmaya devam etmiştir.
Bugün tabi ki silahlanmayı sadece ama sadece tabanca ve ateşli silahlar
olarak sınırlı bir hale getirmek yanlıştır.Bugün o kadar büyük ve zararsız gibi
gözüken silahlar icat ettik ki sanal ortamdan istediğimiz bilgiyi kurgusal
gerçeklik ile kurgulayabilir içerisine biraz ideoloji entegre edebilir ve
toplumlara birer inanç sunabiliriz.Bu tür çalışmaların hala yapıldığını
yaşadığımız ülke üzerinde yazılan akademik çalışmalarda görebiliyoruz.Diğer
yandan elbette objektif ve gerçekten akademisyen olan gerçekleri yazan yabancı
akademisyenler de mevcuttur…
Silahlanma ne kadar kötü gibi gözükse de güç dengesi bakımından tam anlamıyla bir raya oturduğunda aslında barışı sağlamak için en iyi yöntem olarak gözükmektedir.Geri kalmış ülkelerin silahlanmak ve kendilerini korumak için gelişime daha açık olduklarını görebiliriz.Kimi toplumlarda ise onlara saldıran büyük devletler bilgisel silahlanma ile onları dezenforme edebilmektedirler.
Silahlanma ne kadar kötü gibi gözükse de güç dengesi bakımından tam anlamıyla bir raya oturduğunda aslında barışı sağlamak için en iyi yöntem olarak gözükmektedir.Geri kalmış ülkelerin silahlanmak ve kendilerini korumak için gelişime daha açık olduklarını görebiliriz.Kimi toplumlarda ise onlara saldıran büyük devletler bilgisel silahlanma ile onları dezenforme edebilmektedirler.
Salih Yücel GÜR