Fizikselciliğin yükselişi
On dokuzuncu yüzyılda fizikselci akım iki dalgaya dönüştü. Birincisi, 1830’larda kuramsal fizyoloji çalışmayı bırakıp karşılaştırmalı anatomiye yönelen Johannes Müller (1801-1858) ile tümevarımcılığm saltanatının son bulmasında katkıları olan keskin eleştirileriyle ünlü Justus von Liebig (1803-1873) tarafından benimsenen, gayet ılımlı dirimselciliğe karşı bir tepkiydi. Bu birinci dalganın öncüleri, Müller in eski öğrencileri Her-mann Helmholtz, Emil DuBois-Reymond, Ernst Brücke ve Matthias Schleiden’di. Aşağı yukarı 1865'te başlayan ikinci dalga ise Cari Ludwig, Julius Sachs ve Jacques Loeb isimleriyle özdeşleştirilir. Hiç şüphesiz bu fizikselciler fizyolojiye önemli katkılarda bulundular. Helmholtz (Fransa'dan Claude Ber-nard’la birlikte), “vücut sıcaklığının dirimselci anlamını ortadan kaldırdı ve DuBois-Reymond sinir aktivitesini fiziksel (elektriksel) bir açıklama önerisiyle, sinir fizyolojisindeki gizemi büyük ölçüde çözdü. Schleiden bitkilerin tümüyle hücrelerden oluştuğu ve bitkilerdeki çok farklı yapısal öğelerin ya hücre ya da hücrelerin bir araya gelerek oluşturduğu yapılardan ibaret olduğu konusundaki ısrarıyla botanik ve hücrebilim alanlarında ilerleme sağladı. Helmholtz, DuBois-Reymond ve Lud-wig, ilgi alanları olan hassas ölçümleri kaydetme amaçlı benzersiz aletleri icat ederek öne çıktılar. Diğer başarıların yanında bu buluşlar onlara, artık oluşmaksızın işin ısıya çevrilebileceğini göstererek bir “yaşamsal güç”ün geçersizliğini gösterme olanağı verdi. Bunlar ve diğer muhteşem başarılar, günümüze dek tüm fizyoloji tarihi kitaplarında yerlerini aldılar.