Batılıların Avrupa'da Dengeyi Kurmaları
A) Truman Doktrini
Savaştan sonra, Amerikan kamuoyunda, Amerika'nın
tekrar kabuğuna çekilerek ihtiyar Avrupanın karışık kombinezonlarından yine
uzak durması söz konusu olmuş ise de Sovyet Rusya'nın komünist emperyalizmine
çabucak hız vermesi ve bundan doğan gelişmeler, Birleşik Amerikayı, gerçekçi
olmayan ümitlere kapılmaktan, kısa sürede kurtarmıştır. Savaştan sonraki barış
düzeninde Amerika Sovyetlerle işbirliği yapamıyacağını, vakit fazla gecikmeden
anlamıştır. Komünizmin ortaya çıkardığı evrensel tehlike, Amerikayı, sadece
Avrupa gelişmelerinin içine değil, fakat milletlerarası münasebetler düzeninin
bütünü içine sürüklemiş ve milletlerarası politikanın global yapısı içinde ve
hürriyet düzeninin korunmasında sorumluluklar almaya yöneltmiştir. Geleneksel
Amerikan dış politikasındaki bu radikal değişmenin başlangıcını da Truman
Doktrini teşkil eder.
Daha önce de işaret ettiğimiz veçhile, 1946 yılında
Sovyet Rusya'nın üç ana istikamette yayılma çabalarına giriştiğini görmekteyiz.
İran üzerinden Orta Doğu petrolleri ve Basra Körfeziyle Hind Okyanusu, Türkiye
üzerinden Boğazlar, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz ve Yunanistan üzerinden de keza
Doğu Akdeniz.
Dikkat edilirse bu üç istikamet geleneksel olarak
İngiltere'nin hayati alaka ve çıkar alanları idi. Her üç bölge de İngiltere'nin
Rusyaya karşı 19'uncu yüzyılda en hassas noktaları olmuştu. Fakat II'inci Dünya
Savaşı İngiltere üzerinde öyle bir tahribat yapmıştı ki, artık İngiltere'nin bu
bölgeleri savunmak için Sovyet Rusya'nın karşısına çıkacak hali yoktu. Ve
İngiltere şunu da görüyordu ki, yeniden canlanan Rus emperyalizminin karşısına
dikilebilecek tek kuvvet Birleşik Amerika idi. Bundan dolayı İngiltere 1947
Şubatında Amerikan hükümetine, biri Türkiye ve diğeri de Yunanistan hakkında
olmak üzere iki memorandum (muhtıra) verdi. Bu memorandumlarda, Türkiye'nin
Batı savunması için ehemmiyeti belirtilerek Türkiyeye hem ekonomik ve hem de
askeri yardım yapılması gerektiği, İngiltere'nin bu yardımları yapamıyacağı ve
hatta Yunanistan'daki askerlerini dahi geri çekmek zorunda bulunduğu ve
dolayısiyle sorumluluğun Amerikaya düştüğü belirtildi.
Amerika kararını vermekte gecikmedi. Başkan Truman
Amerikan Kongresine 12 Mart 1947 günü gönderdiği mesajında, Türkiye ve
Yunanistan'a 400 milyon dolarlık askeri yardım yapılması için kendisine yetki
verilmesini istedi. Bu mesajda Türkiye'nin toprak bütünlüğünün korunmasının
Orta Doğu düzeninin korunması için bir zaruret olduğu belirtiliyor ve Türkiye
ile Yunanistanın durumlarının birbirine bağlılığı şöyle ifade ediliyordu:
"Eğer Yunanistan silahlı bir azınlığın kontrolu altına düşerse, bunun
Türkiye için neticeleri çok ciddi olur. Böyle bir halde karışıklık ve
düzensizlik bütün Orta Doğuya yayılabilir."
Amerikan Kongresi 22 Mayısda Yunanistan'a 300
milyon ve Türkiyeye de 100 milyon dolarlık bir askeri yardım yapılmasını kabul
etti. Yardımın Kongredeki tartışmaları sırasında, Amerikan Dışişleri Bakanlığı
yetkilileri, Türkiye'nin Sovyet baskısı altında bulunmasının, Boğazlardan Çin'e
kadar olan bütün Orta Doğu ve Asyayı tehlikeye soktuğunu belirtmişlerdir.
Truman Doktrini savaş sonrası Amerikan dış
politikasında, neticeleri günümüze kadar ulaşan fevkalade mühim bir dönüm
noktasını teşkil eder. Bunun içindir ki, Truman Doktrini karşısında Sovyet
basını büyük bir sinirlilik göstermiştir.
20.yy Siyasi Tarihi
Fahir Armaoğlu