Belki de yaşambilimlerinin meseleye
yaklaşımında sorun vardır. Yaşambilimlerinin temel varsayımı, yaşamın veri
işlemekten ibaret ve tüm organizmaların da hesap yapıp kararlar veren makineler
olduğu yönündedir Ancak organizmalar ve algoritmalar arasındaki bu benzetmenin
bizi yanlış yönlendirme ihtimali yüksektir. 19. yüzyılda biliminsanları beyni
ve zihni buhar makinesine benzetirdi. Buhar makinesini seçtiler çünkü dönemin en
ileri teknolojisi olan bu makineler trenleri, gemileri ve fabrikaları
çalıştırıyordu; hayatı açıklamaya çalışanlar da beynin benzer ilkelere göre
çalıştığını varsayıyordu. Zihin ve beden, basınç yaratıp tahliye ederek hareket
ve iş üreten borular silindirler, vanalar ve pistonlar gibi algılanıyordu.
Freudcu psikoloji üzerinde bile derin etkileri olan bu bakış açısı nedeniyle
psikoloji jargonu bugün hâlâ makine mühendisliği kavramlarıyla doludur.
Şu Freudcu
tezi inceleyelim: “Ordular saldırganlığı körüklemek için cinsel dürtüden
yararlanır. Ordu cinsel dürtüleri tavan yapmış genç erkekleri toplar.
Askerlerin cinsel ilişkiye girerek tüm o basıncı azaltma fırsatlarını
sınırlayarak gerilimin içlerinde birikmesine neden olur. Daha sonra bu birikmiş
basıncı yeniden yönlendirir ve bu basıncın askeri saldırganlık olarak
dışavurumunu sağlar." Buhar makineleri de tam olarak bu yöntemle çalışır.
Buharı kapalı bir kazana hapsedersiniz. Buhar gittikçe daha çok basınç
biriktirir ve vanayı açıp basıncı önceden belirlenmiş bir yönde tahliye
ettiğinizde amacınıza ulaşmış olursunuz. Bu benzetme sadece ordular için
geçerli değildir, gündelik hayatta pek çok sebeple içimizin sıkıştığından ve
biraz “deşarj olmazsak" patlayacağımızdan bahsederiz.
21.
yüzyılda insan psikolojisini buhar makineleriyle karşılaştırmak epey çocukça
kaçar. Bugün çok daha karmaşık ve gelişmiş teknolojilere sahibiz, dolayısıyla
insan psikolojisini basıncı düzenleyen bir buhar makinesi yerine veri işleyen
bir bilgisayar olarak açıklıyoruz. Ne var ki bu analoji de zaman içinde bir
önceki kadar naif kalabilir. Sonuçta bilgisayarların zihni yok. Yazılım
hataları karşısında kahrolmuyor ya da baskıcı rejimler tüm ülkedeki web ağına
müdahale ettiğinde, erişime kapatılan internetin canı yanmıyor: O hâlde neden
bilgisayarları zihni anlamak için bir model olarak alıyoruz ?