Günümüzde devletin tam anlamıyla
toplumlar üzerinde etkisinin orta seviyede olduğu toplumları diğer devletler
genellikle kutuplaştırmıştır.İnsanlara yeni
gerçekler ya da gizli gerçekler verme vaadi ile kandıran ve gerçek bilgiyi
dezenforme eden devletler toplumları kutuplaştırmakta,kitleselleştirmekte ve en
sonunda da yönetmektedir.
Artık günümüzde devletlerin hükmettiği coğrafik alanların sınırlarının geniş olması önemli değildir.Bu coğrafik
alanların verimli olması, konumunun değerli olması önemlidir.Bu yüzdendir ki
siz eğer bu devletlerin içerisinde yaşayan toplumları yönetebilirseniz.Bir nevi
kriz ve kaos ortamlarında o ülkeyi siz yönetmiş olursunuz.
Kutuplaştır
kitleselleştir ve yönet bu adımları izlerken yıllar alan süreçler
önümüze çıkabilir.Ülkemizden ele alır isek eğer ülkemizde o kadar çok
kutuplaşma yoktur aslında.Ancak bir noktadan sonra herkes kutuplaşmış ve
dengeler korunmuştur.Yani büyük kutuplar parçalanmış küçük kutupçuklar
oluşturmuşlardır.Kitselleşme evresinde ise bu kutupların hepsi kitleselleşememiştir.
Sağ ve Solun birbirileri ile
çatışmada olduğu dönemdelerin dışında sağ ve sol ideolojiler kendi içerisinde
çok farklı fraksiyonlara ve örgütlere ayrılmıştır.Bu ayrılık hem fiziki hem de fikri olarak ortadadır.Ülkemizin
toplumu üzerinde oluşan bu parçalama hamlesi her kesimin kendi zihniyetini
oluşturma ve taraftar bulma çabası ile taçlanmıştır.Bu süreç sonucunda her sistemi
ve olayı ele alış biçimleri belli bir kalıp içerisinde oluşmuştur.Bireylerin
bireysel olarak düşünmelerinin önü tıkanmıştır.
Bireysel düşünme bireyin kendi
sorgulaması ile bireyde mevcut veriyi kontrol ile gerçekleşen bir süreç olarak tanımlanabilir.Bireysel
düşünme sonucunda kalıp fikirlerin dışına çıkan bireyler toplum tarafından çok
fazla sevilmemeye başlar.Özellikle ideolojiler ve zihniyetler ile ayrımlar yaşayan
ve bu ayrımlara bağlı gelenekçi toplumlar tam anlamıyla bir kalıp fikir ve zihniyet ile her türlü konuyu ele almaktadır.Bireyin
bilgi ile olan ilişkisi bilgiyi sorguladığı ele aldığı ve bilginin gerçekliğe
olan yakınlığını kavradığı zaman değer kazanır.Ancak bizim gibi toplumlarda ise
bilgi sadece ama sadece mensup olduğumuz toplum,zihniyet ve örgüte göre
dezenforme olarak bize ulaşır.Psikolojik olarak bu konuyu ele aldığımızda insan
toplum ve çevre ile ilişkide olan bir varlık olduğu için mensup olduğu
zihniyetin söylediklerini sorgusuz sualsiz kabul eder ve biat eder.Bu
bireyselleşme ve bilginin sorgulanması aşamalarının hiçe sayılması ve tam anlamıyla
biat edilmesi kültürüne yol açar.
Anadolu kültürü özellikle bu
konuda gerçekten tam anlamıyla incelenmeli ve bu konunun akademik seviyede bir
anlatım ile anlatılması ve araştırılması gereklidir.Bu kültürü oluşturan ortak
paydalar ve bu kültürü oluşturan bu kadar çok kültürün nasıl bir araya geldiği
ve geçirdiği zorlu süreçler aslında insanların birey olarak topluma ihtiyaçlarının
olduğunun en büyük göstergesidir.Nasıl bir toplum olduğu önemli değildir…
Salih Yücel Gür